Merhaba uzay meraklıları
Hoş geldiniz ve umarım istediğiniz bilgiyi bulabilirsiniz
8 Ekim 2011 Cumartesi
tarihin bizden gizledikleri
Uzay derin boşluk yaşam olmayan bir yer bence öyle değil sene 1960 uzaya çıktık.Ama bence o sene çoğu şey gizlendi bir düşünsenize bir çok gezegen var temaslar var bunları sizlerle paylaşacağım ama başıma ne gelecek bilmiyorum Amerika ne yaparsa artık bunu gösteriş veya çekicilik için yazmıyorum sizce de Amerikalılar bizden Dünyadan bir şey saklamıyor mu.İşte bu yüzden benim başıma bir şey gelebilir geçmişte bunun için çabalayanlar var inanmak zorunda değilsiniz sizi inandırmak zorun değilim ama bence orada bir şeyler oluyor ve Amerikalılarla inatla bizim bunu bilemememizi istiyor.Bence bana inanıp yardım edebilecekler vardır lütfen bu yazdıklarımı inanmıyorsanız iki kere düşünün.Size Facebook hesabımı veriyorum lütfen bana arkadaşlık isteği gönderin ama ondan önce bir mesaj gönderin hesap adım
7 Ekim 2011 Cuma
uzaylıları gören pilotların kayıtları
Uzaylılarla Temas
Kapışma: Dikili ilçesi Çandarlı beldesinde körfez üzerinde eğitim uçuşu yapan pilot yüzbaşı ve teğmen öğrencisinin bulunduğu 2. Ana Jet Üssü Komutanlığı 122.filoya mensup T-37 tipi eğitim uçağı havalandıktan bir süre sonra tanımlanamayan, ışık saçan piramit biçimindeki bir gök cismi ile karşılaştı.Yüzbaşı durumu hemen üsse bildirdi. Üs radarda UFO’yu önce tespit edemedi.... Yüzbaşı komutasındaki uçakla UFO arasında bir süre it dalaşı yaşandıktan sonra uçak uçuşunu keserek üsse döndü.UFO daha sonra, bir süre radarda takip edildikten sonra kayboldu. T-37 tipi askeri uçağın pilotları, UFO ile it dalaşına girdikleri bu önemli olayı üsse bildirerek resmi raporlara soktular.
Olay nasıl gelişti: . 5 Ağustos 2001 öğle saatleri Çandarlı hava sahasında yaşanan ve Türk Hava Kuvvetleri tarihinde, ilk defa deşifre olan olay şöyle gelişti..Öğlen 13 gibi, Çiğli Hava Üssünden kalkan 122. Filo’ya bağlı T-37 tipi eğitim uçağının pilotu öğretmen Üsteğmen İlker Dinçer ve Pilot Yüzbaşı, kalkıştan kısa süre sonra bir UFO gördü.
Üsteğmen Dinçer, uçağın dümenini, karşısında duran UFO’ya doğru kırdı. Pilotun ifadesine göre, UFO’da T-37 uçağının sağ kanadına doğru hareketlendi. Bundan sıyrılan Dinçer, gördüğü cismin etrafında daireler çizmeye başladı. Dinçer durumu telsizle İzmir’deki 2. Ana Jet Üssüne bildirerek UFO’nun radarla tespit edilmesini istedi. Üsten “sizin uçağınızda yüksek hareketlilik tespit ediyoruz. Ancak etrafta ikinci bir cisim saptanamıyor.” yanıtı geldi.
Pilotun Üs ile konuşması;
T-37 Uçağı; Mevkii Çandarlı açıkları, sıradışı bir durumla karşı karşıyayız!
Harekat Merkezi; Sorun nedir?
T-37 Uçağı; 12 istikametinde huni ile disk arası, piramite benzer, aşırı parlak, ayaklı ve süratli uçan bir cisim var.
Harekat Merkezi; Devam edin, konumu nedir?
T-37 pilotu; Bana baş kısımdan hızla yaklaşıyor. Bu nesneyi radarda derhal tespit edin. Daha önce böyle bir nesne ile karşılaşmadım.UFO olmasından şüphe ediyorum.
T-37 Uçağı; 12 istikametinde huni ile disk arası, piramite benzer, aşırı parlak, ayaklı ve süratli uçan bir cisim var.
Harekat Merkezi; Devam edin, konumu nedir?
T-37 pilotu; Bana baş kısımdan hızla yaklaşıyor. Bu nesneyi radarda derhal tespit edin. Daha önce böyle bir nesne ile karşılaşmadım.UFO olmasından şüphe ediyorum.
Harekat Merkezi; Sizin uçağınızda yüksek hareketlilik tespit ediyoruz ancak ikinci bir cisim saptanamıyor.
T-37 pilotu: Lövyeyi cisme doğru kırıyoruz.
Harekat Merkezi; Sizin dışınızda ikinci bir cisim tespit edemiyoruz.
T-37 Pilotu: Cisim üzerimize doğru geliyor.
Harekat Merkezi; Radar tespiti negatif.
T-37 Pilotu; Cisim kanatlara yaklaşıyor. Arkamıza geçti. Bende tono ile onu önüme alacağım.
Harekat Merkezi; Tekrar ediyorum. Ekranda tespit negatif.
T-37 Pilotu: Cisim şimdi önümüzde bu resmen bizimle hava muharebesi yapıyor.
Harekat Merkezi; Devam edin, şimdi cismi görebiliyoruz...
T-37: Cisim aniden olağanüstü bir hızla kayboldu.
SAVAŞ PİLOTLARI; “UFO’YU GÖRDÜK!”
Çiğli Hava Üssünden kalkan T-37 tipi eğitim uçağında bulunan diğer pilot yüzbaşı, daha sonra olayı tüm ayrıntıları ile üsse rapor etti...“Piramite benziyordu”
Bu olağanüstü olayda, Pilot yüzbaşı ve öğrencisi, Çandarlı körfezi üzerinde UFO ile burun buruna geldi. Pilot üsse, piramit şeklinde, aşırı süratli bir cisim bildirdi. Pilot, UFO’ nun üstüne kırdı. UFO ani bir manevra ile T-37’ nin arkasına geçti. Yüzbaşı, düşman uçağı ile it dalaşı yapar gibi UFO’yu tekrar önüne aldı. UFO aniden hızlandı ve olağanüstü bir süratle ortadan kayboldu. Bu yakın karşılaşma olayı 2 dakika kadar sürdü.
Pilotların ifadelerinde, piramit şeklinde UFO’nun boyutunun T-37 uçağının yarısı kadar, yaklaşık 5 metre olduğunu söylediler. UFO’yla öğle saatlerinde, 15 bin feet’te karşılaştıklarını ifade eden pilotlar yaklaşık 2 dakika temas halinde kaldıklarını bildirdiler. Pilot Yüzbaşı, telsizden üssün uçuş kulesindeki radar görevlisini tanımlanamayan bir cisimle karşı karşı oldukları yönünde uyardı.
Hava kuvetleri komutanlığından üst düzey bir görevli konuya ilişkin “Uçuş yapılmadan önce kordinatlar ilgili yerler bildirilir. Özellikle eğitim uçuşunda hava sahasına hiçbir aracın girmemesi gerekir. Ancak bu cisim farkedildiği anda radar kayıtlarına girmiştir.” dedi..
Sıkı inceleme: Üste pilot yüzbaşı ve teğmenin ayrı ayrı ifadelerine başvuruldu. Her iki görevlinin de olay konusunda aynı ifadeleri kullandıkları ortaya çıktı. Bunun üzerine yetkililer Hava Kuvvetleri Komutanlığına bilgi verdi. Hava Kuvvetlerinde üst düzey bir yetkili “Bu cisimleri inceleyecek teknik ekipmanımız mevcut olmadığı için, anlatımlar ve radar çıktısını NASA’ya göndereceğiz.” dedi.
Fakat daha sonra, Hava Kuvvetleri Genel Sekreterliği’ndeki yetkililer tarafından yapılan yazılı bir açıklamayla; ağız değiştirilerek, Pilotların gördüklerinin balon veya kuş sürüsü olabileceği yönünde açıklama yapılmış ve kamuoyu bu konuda yanıltılmaya çalışılmıştır...
Birleşmiş Milletler Haberalma Özgürlüğü Kanunu ve İnsan Hakları Beyannamesi gereğince, kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız...
5 Ekim 2011 Çarşamba
uzaylıların kaçırma olayları
Hayvan Kaçırma Olayları
Bence kesin okuyun öğrenmeniz gerek
“Mutilation” terimi, anormal bir şekilde, açıklanamayan bir nedenden olan hayvan ölümlerini tarif etmek için kullanılır. Bu anormal ve açıklanamayan vakalar, kesilme, yaralanma, parçalanma, organ ya da kan eksilmesi ya da çürümesi gibi durumları kapsar. Bu tür olayların uzaylılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.
1961’den 1963 yılına kadar Pentagon’a, yerel ve bölgesel polis kuruluşları tarafından, sistematik bir biçimde organları alınmış sığır cesetleri ve uzaylılar tarafından kaçırıldığını söyleyen insanların ifadeleriyle ilgili bir çok raporun geldiği açıklanmıştır.
ABD Ordusu Albayı Philip J. Corso, raporlarla ilgili olarak, “..Arazilerde bulunan sığır cesetlerini incelemesi için çağırılan veterinerler, sadece hayvanların kanının akıtılmasının değil aynı zamanda tüm iç organların cerrahi yöntemlerle yapılmış olduğunu ve bunun yırtıcı hayvanlar ya da sadist kişilerce yapılamayacağını ifade etmişlerdir.” şeklinde konuşmuştur.
Albay sözlerini şöyle sürdürmüştür; “Hayvan öldürülmeleriyle ilgili ilk rapor, 1967 yılında Colorado’dan gelmesine rağmen, biz, 1950’lerin ortasında, Beyaz Saray’da, basından uzak tutulan, bu tür vakalarla ilgili raporlar okuyorduk. Dünya dışı varlıklar tarafından deney amaçlı yapılan bu olaylar, çalışma ekibimiz tarafından ilk önceleri bir çeşit şaka olarak algılanıyor ya da vahşi hayvanlar ya da ayin yapan bazı gruplarca yapılmış olunduğuna yorumlanıyordu.”
Uzaylıların, garip, esrarengiz, şüpheli ve açıklanamaz olarak tarif edilen bu tipik cerrahi olaylarının fotoğrafları, yazar Linda Moulton Howe’un ‘Uzaylıların Ürünleri’ (1989) adlı yapıtında verilmiştir. Yazar, 11 Mart 1989 tarihinde Arkansas’da, bu şekilde ölmüş olan bir sığır cesedinden alınan doku örneğinin, aşağıdaki sonuçlarla açıklandığını ileri sürmüştür;
1) Çizgi ince bir şekilde belirlenmiştir.
2) Bu çizgi 300 fahrenhayt ya da daha fazla bir sıcaklığa maruz kalmıştır, dokunun kenarları kararmıştır.
3) Kesim, çok hızlı bir şekilde belki 2 dakikadan daha kısa bir sürede yapılmıştır çünkü yaralanma vakaları 5 dakikadan fazla sürerse hücre kaybı meydana gelir.
Aşağıda yaşanmış olaylara örnekler verilmiştir.
Gece, arabalarıyla şehre doğru giden bir çift, gökte yavaşça hareket etmekte olan 2 parlak ışık gördü. Bunlardan birinin kendi üzerlerinde uçarken yanıp söndüğünü söyleyen Mike Markum, diğerinin havada asılı halde durup çalıştığını belirtti. Burada dikkatlerini çeken şey ise hiç ses çıkmamış olmasıydı.
Markum ve karısı bundan önce de çok defa böyle topa benzer parlak şeyleri evlerinin üzerinde alçaktan uçarken gördüklerini söylediler. Bir kere bu cisimlerden birinin arkalarında yeşil bir hız bırakarak büyük bir hızla ilerlediğini söylediler.
Ocağın sonuna doğru, Kansas ve Missouri Webster’dan, garip hayvan ölümleriyle ilgili yaklaşık 30 rapor gelmişti. Bu vakalarda satanist gruplardan ya da yırtıcı hayvanlardan dahi şüphelenildi. Grant şehri şerifi Archie Yearick ise tüm bu olayların arkasından en ufak bir iz kalmamış olmasından dolayı şaşkınlık içindeydi.
Aynı tarz yorumlar büyük çiftlik sahipleri ve yetkililerce de kabul görülmüştü ki, Lady isimli bir at Kolarado’nun San Luis vadisinde boynundan itibaren derisi yüzülmüş şekilde bulundu. Lady’nin ayak izlerine cesedin bulunduğu yerden 100 fit geride rastlandı. Vadi sakinleri, çölün üzerinde, garip ışıkların ve küçük jetlerin alçaktan ve yavaş bir şekilde uçtuğunu görmüşlerdi.
Dünya üzerindeki haberler, UFO’lardan ve kısrağın garip ölümünün birbiriyle bağlantılı olduğundan söz ediyordu. Araştırmacı Linda Moulton Howe’ın araştırmaları, portakal renkli, sessiz, futbol sahası büyüklüğündeki gün ışığından daha parlak cisimlerin, daha sonradan hayvan cesetlerinin bulunduğu arazinin üstünde durduklarını gören pek çok görgü şahidinin olduğunu açığa çıkardı.
Linda ayrıca, garip varlıklar ve uçan cisimler gözlemlediklerini söyleyen görgü tanıklarının raporlarını da araştırdı. 1983’te, Missourili bir çift, dürbünle gümüş renkli giysili 2 küçük canlının bir ineği araçlarına doğru havadan süzülerek taşıdıklarını gözlemlemişlerdi. Varlıkların kafaları büyük ve beyazdı. Yanlarında uzun boylu, yeşil derili “kertenkele adam” dikkat çekiyordu, gözleri dikey gözbebekli ve çekikti.
1980 yılında, Teksaslı büyük bir çiftlik sahibi, sabah aralarında buzağı taşıyan iki tane çekik gözlü, 120 cm. boylarında varlık görmüştü. Çok kokan çiftlik sahibi olay yerinden kaçmıştı. 3 gün sonra eşi ve oğluyla beraber olay yerine giden adam, buzağının cesediyle karşılaştı. Kafatası da dahil iskelette bir eksik olmamasına rağmen kaslar ve iç organlar yoktu. Ceset yüzü koyun çevrildiğinde tüm kaburga kemiklerinin de alınmış olduğu görüldü. Ardında çiftlik sahibi Linda’ya bunu kim yapabilir ve bize ne söylemeye çalışıyorlar diye sordu. Linda’nın 1979 yılından beri sürdürdüğü araştırmalarında 1992 yılı haricinde hayvan kaçırılma olayının olmadığı bir yıl yoktu.
OKLAHOMA, KANSAS VE ARKANSAS
25 Ocak1992’de, Oklahama yakınlarındaki Okemah’da ölü bir inek bulundu. Hayvanın memesi kan kaybına sebep vermeyecek şekilde kesilmişti, sağ meme yarılmıştı ve kasaba şerifinin incelemesinden sonra kalbin de alındığı görüldü. Fakat civardaki hiçbir veterinere otopsi için bir şey söylenmedi. Bu olay ‘satanist töreni’ diye rafa kaldırıldı fakat şerifin kendisi de kan kaybını önleyecek şekilde yapılan kesime açıklık getirememişti.
2 Şubat Cumartesi günü, MUFON Oklahama araştırmacısı, ocak kaçırılmalarıyla ilgili daha fazla bilgi toplamak için Chuck Pine, Garfield, Kingfisher ve Grant County Şerifleri’nin ofislerini dolaştı. Grant County Şerifi Archie Yearick, kendisine o gün Kansas polisinden bulunan öküz cesediyle ilgili telefon geldiğini bildirdi.
Chuck, gezisini kuzey sınırındaki kaçırılma vakalarının yoğunlaştığı yerlerdeki polis istasyonlarına doğru sürdürdü. Öldürülen hayvanların ve karşılaştırma yapmak için doğal durumdakilerin doku örneklerini alan Chuck, onları Federal Express’le Kolarado’daki patolog ve hemalojist Dr. John Altshuler’a yolladı.
Dr. Altshuler, 1989’dan beri, mikroskobik ölçüm için kaçırıldıktan sonra cesedi bulunan bu hayvanların doku örneklerini topluyordu. Mikroskopik ölçümler bu dokular, hemoglobin ya da diğer hücre değişikliklerinde uygulanan, yüzlerce derecelik yüksek sıcaklık altında kesilmiş olduğunu gösterdi. 1990 Oragon olayındaki doku, makasla kesilmiş gibiydi. Dr. Altshuler ve Oregon Bölgesi Teşhis Laboratuarı, kesimlerde yüksek sıcaklık kullanıldığını onayladı.
Ertesi Salı, 11 Şubat 1992’de, El Reno’nun 10 mil uzağındaki Calument, Oklohoma’dan, 2 sığır kaçırılma raporu daha geldi. Robert Jacobs tarafından bulunan sığırın dili alınmış, üreme organları ve rektümü kansız bir şekilde alınmıştı. Olayda her hangi bir kan ya da başka bir ize rastlanmadı.
9 Mart’ta, yine Okemah’ta, bir inek, memesi kansız bir şeilde kesilmiş halde bulundu. Ayrıca ineğin sol tarafıfnda büyük bir delik vardı. Mermi deliğine benzeyen bu deliğin bir çıkışı ya da ortalarda bir mermi yoktu.
4 Mart’ta, Benton Kasabası şerif vekili Danny Varner, Hiwassc yakınlarındaki bir çiftlikte Bill Cowger’le buluşmaya gitti. 8 yaşındaki yaşlı ölü inek sağ tarafına doğru yerde yatmıştı. İneğin gözleri ve dili alınmış. Arka bacaklar arasındaki 20-30 inçlik bir deri parçası, memeyle birlikte alınmıştı. Fakat kesim sırasında kas dokusuna dokunulmamıştı.
Çavuş Varner’in soruşturma raporu aşağıdaki gibidir;
“Dil çok keskin bir aletle, ön dişin 6-8 inç gerisinden kesilmiştir. İneğin sol gözü alınmış, memesi ve derisi yine çok keskin bir aletle kesilmiştir. Karın kısmında bir hasar yok. Bu işlemler bir cerrah tarafından yapılmış gibi görünüyor. Yerde ineğin mücadele verdiğiyle ilgili bir belirti ya da her hangi bir parmak izine rastlanmadı. İneğin çevresinde hiçbir kan izine rastlanmadı. Aynı tür olaylar Missouri ve Kanada’da da sıkça rastlanmıştır.”
Kaçırılma olayları yalnızca sığır, inek ve atlarla sınırlı değildir. Kedi gibi daha bir çok hayvan da aniden ölü olarak bulunmuştur. 1970’lerde, Kanada, Kaliforniya ve Teksas’da bu olaylara çok sık rastlanmıştır. 15 Mayıs 1992’den itibaren, Vancouver ve İngiliz Kolombiyası’nda ölü kesilmiş kediler bulunmuştur.
Uzaylılarca kaçırılmış olan Judy Doraty, 1973 yılında kahverengi ve beyaz bir buzağının sarı bir ışık içinde yükseldiğini gözlemledi. Daha sonra, kaçırılma sırasında, kendini küçük, yuvarlak beyaz bir odanın içinde bulan Judy, buzağının gözünden, dilinden ve testislerinden alınan dokuların 2 küçük gri tenli büyük gözlü varlıklar tarafından test edildiğini gördü. Onların baş parmaksız 4 uzun parmağı siyah tırnaklarına doğru inceliyordu. Sarı gözlü ve dikey gözbebekliyle kediye ya da yılana benziyorlardı.
Öldürülen hayvanlarla ilgili olan bu olayları kimi bilim çevreleri çok önemli bir işaret olarak görmemelerine rağmen, diğer bir çokları hayvan cesetlerinin fotoğraflarını doğal olmayan olayların ‘bilimsel kanıtı’ olarak ele alır. Bu ölümlerden sorumlu tutulacak, ve nedenini açıklayacak dünyasal bir şey bulunmamaktadır. Eğer dünyasal bir açıklama olsaydı, hükümetçe komplo teorileri uydurulmazdı. Sadece hayvan ölümleri değil aynı zamanda kaçırılma vakaları, ekin çemberleri ve siyah helikopter gözlemleri de UFOlarla bağlantılıdır. Bu olaylara itafen söylenen en bilindik komplo teorisi genelde askeriyenin yeni silahlar ürettiğiyle ilgilidir. Daha önce insanlar üzerinde de yaptıkları gibi, bu tür hayvan ölümleri vakalarını askeriyenin gizlice incelettiğinin açığa çıkması eminiz kimseyi şaşırtmayacaktır.
Bazıları, uzaylıların Hava Kuvvetleriyle gizli bir anlaşma yaptığını ve ABD ordusunun uzaylılarca gerçekleştirilen bu hayvan ölümlerini ve insan kaçırılmalarının 30 yıldan fazla bir zamandır bildiğini savunmaktadır. ABD ordusunun bu işteki çıkarı ise, diğer ülkelerden gelecek düşman davranışlarının uzaylılarca kendilerine bildirilmesi ve teknoloji transferidir.
Tabii ki meraklı beyinler, dünya dışındaki bu zeki canlıların, neden milyonlarca uzaklıktan gelerek bu hayvan kaçırılmalarını gerçekleştiridklerini bilmek istiyor. Uzaylılar enzimleri, yaratacakları bir tür karışım ırk için genetik mühendislikte kullanmak adına topluyorlar. Sığır DNA’larını da farklı bir canlı formu oluşturmak için değiştiriyorlar.
Şu aralar Mayıs 2002 nin başından beri Arjantin'de çok sıklıkla mutasyona uğramış hayvan cesetleri bulunmaktadır. Sayıları şuan 170'i geçmiştir ve her geçen gün artmaya devam etmektedir..Bu olaylar Arjantinli bazı resmi yetkililerce de doğrulanmaktadır..
4 Ekim 2011 Salı
Uzaylıların Özellikleri
Yakaldığım bilgilere göre Roswel olayında yakalanan uzaylıların özellikleri şöyle :
OTOPSİ – GİZLİ BELGELER
Roswell enkazında ele geçirilen ölü uzaylılar üzerinde gerçekten de otopsi yapıldığını kanıtlayan, Santilli filmi dışında başka belgeler de bulunmaktadır.
Amerikan Hükümeti’nin Gezegenlerarası Olaylar Birimi IPU ve MJ-12 gibi diğer birtakım gizli operasyon grupları tarafından Roswell kazası hakkında hazırlanan raporlar, olay hakkında bilinmeyen pek çok gerçeği gözler önüne sermektedir.
Roswell soruşturmasının en rahatsız edici noktası, kaza yeri yakınlarında bulunan uzaylı bedenlerinin incelenmek üzere kesildiğine ve otopsilerinin yapıldığına dair kayıtlardı. Örneğin bu soruşturmayla ilgili belgelerin birinde, uzay aracının içinde ölü hayvanlara ait parçalar bulunduğu belirtilmekteydi.
Kaza yerinin temizlenmesi sırasında uzaylı bedenlerinden birini ortadan kaldırmaya çalışan bir teknisyen son anda engelenmişti. Bir başka teknisyen, o dönemde “Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar” adı verilen uzaylılardan birini ceset torbasına yerleştirdikten sonra dört saat boyunca komada kalmıştı. Yine bu operasyon esnasında, üç personel hastalık belirtileri göstermiş ve incelenmek üzere hemen Los Alamos Laboratuarına götürülmüştü. Bu üç asker, daha sonra ani hastalık nöbetleri ve durdurulamayan kanamalar nedeniyle can verdi. Bu askerlerin üçü de koruyucu elbiseler giyiyorladı. Bunlardan ikisi uzaylıların vücudundan çıkan sıvıya temas etmiş; diğeri ise itici güç reaktörünün yakınlarındaki bir enkaza girmişti.
Ölen varlıkların otopsileri de net bir sonuca varılmasını sağlayamamıştı. Uzaylıların bir tür toksin zehirlenmesi ya da bulaşıcı bir hastalık dolayısıyla öldükleri düşünülüyordu. Uzaylılardan alınan kan örnekleri Maryland’deki Fort Detrick üssünde saklanmaktaydı. Bunun iki temel nedeni vardı. Birincisi uzaylıların taşıdığı olası bir virüse karşı önlem almaktı, çünkü böyle bir durum karşısında yapılabilecek hiçbir şey bulunmamaktaydı. İkincisi de havadaki radyasyonun New Mexico’ya yayılması tehlikesiydi ki, ordu bu konuda kaygılanmakta haklıydı. Kaza alanının üzerinde yapılan denetleme uçuşları, kaza bölgesinde ve çevresinde yüksek oranda radyasyon bulunduğunu ortaya çıkarmıştı. Ölü uzaylıların bedenlerinin, Ohio’daki Wright Peterson Hava Üssü’ne ve New Mexico’daki AKC laboratuarlarına gönderildiği söylenmekteydi.
Enkazın teknik değerlendirme sonuçlarına göre:
Uzay aracının gövdesi çok dayanıklıydı,
Aracın yapıldığı metal çok yüksek sıcaklıklara dayanabiliyordu,
Aracın gövdesini bir arada tutacak herhangi bir bağlantı, kaynak ya da dolgu izine rastlanmamıştı,
Aracın kanat benzeri herhangi bir parçası bulunmamaktaydı,
Araçta herhangi bir hava girişi ya da egzos çıkışı bulunmamaktaydı,
Kontrol panelinde herhangi bir düğme, anahtar, elektrik devresi ya da pedal bulunmamaktaydı.
Kaza yerinde bulunan araç ileri bir mühendislik örneğiydi ve dünyada bir benzerine daha rastlanmamaktaydı. Tüm kanıtlar, bu aracın başka bir gezegenden gelme ileri bir kültürün ürünü olduğuna işaret etmekteydi. Bu kültür, sahip olduğu ileri bilim ve teknolojiyi kullanarak gezegenlerarası yolculuk yapmaya imkan sağlamıştı. Araç, birbirine bağlı bir dizi bobin ve mıknatıstan oluşma nötronik bir motora sahipti.
Aracın güç sağlayıcısının içinde, hidrojen-florit gazı, su, uranyum tetraflorit, magnezyum, potasyum, alüminyum, plütonyum, gümüş, berilyum gibi elementler ile kurşun benzeri bir bileşim ve plastik benzeri bir madde bulunmaktaydı. Aracın nasıl çalıştığı bilinmemekteydi, fakat içinde bulunan düz metalik panel sayesinde harekete geçtiği ve hareketlerinin TV benzeri bir monitörden izlendiği düşünülmekteydi. Araçta herhangi bir erzak ya da depo ünitesinin bulunmaması, aracın kısa mesafeli keşif uçuşları için dizayn edildiğini düşündürüyordu. Kaza hakkındaki raporlardan birinde, MIT’in enkazda bulunan mikroelektronik devreler üzerinde yürüttüğü bir çalışmadan bahsedilmiş ve elde edilen bulguların kendilerine stratejik avantaj sağlayabileceği belirtilmiştir.
7 Mayıs 1989 günü saat 13:45 sularında bir donanma firkateyni “ SA Tafalberg “ Cape Town’daki karargahına, radar ekranında Afrika Kıtası’na doğru kuzey-batı yönünden saatte 5746 deniz miliyle ilerleyen tanımlanamayan bir uçan obje gözlemlediklerini bildirdi. Donanma karargahı, cismin varlığını onaylayarak, onun hava üssü radarları, ordu yer radarı ve Cape Town’daki D.F. Halan Uluslararası Havaalanı radarlarınca da tespit edildiğini bildirdi.
Cisim saat 13:52’de Güney Afrika hava sahasına girdi. Cisimle telsiz irtibatı kurulmaya çalışıldı, fakat tüm iletişi çabaları sonuçsuz kaldı. Valhalla Hava Kuvvetleri Üssü durumdan haberdar edildi ve olay yerine iki Mirage MIG savaş uçağı gönderildi.
Cisim aniden savaş uçaklarının yetişmesi mümkün olmayan bir hızla yön değiştirdi . Saat 13:59’da Filo lideri Goomen , cismin görülebildiğini ve yerinin radarla tespit edildiğini rapor etti. Orduya, Thor 2 lazer silahı yüklü 2 keşif uçağının havalandırılarak cisme ateş açması emredildi ve bu derhal yapıldı.
Ateş sonrasında, Filo lideri Goomen , cismin kör edici ışıklar yaydığını bildirdi. Cisim sallanmaya başlamıştı fakat hala kuzey yönünde ilerlemeyi sürdürüyordu. Saat 14:02’de cismin irtifa kaybettiği ve dakikada 3000 fit alçaldığı rapor edildi. Kontrolünü kaybeden cisim, aniden büyük bir hızla 25 derecelik bir açı yaparak Güney Afrika-Botswana sınırının 80km. kuzeyindeki Kalahari Çölü’ne düştü.
Filo liderine cisim araziden kaldırılana kadar bölgenin çember içine alınması söylendi. Bir grup hava kuvvetleri istihbarat görevlisi, tıbbi ve teknik ekip ile birlikte incelemelerde bulunmak ve enkazı kaldırmak üzere kaza yerine gönderildi.
Cismin incelemesi sonucu elde edilen bulgular şöyledir:
150 metre çapında ve 12 metre derinliğinde bir krater.
Kraterin içine 45 derecelik bir açıyla saplanmış gümüş renkli, disk şeklinde bir cisim.
Cismin etrafındaki kumlar ve kayalar aşırı sıcaktan eriyerek birbirlerine kaynamış.
Cismin etrafındaki yüksek manyetik ve radyoaktif alan hava kuvvetlerinin elektronik ekipmanlarının çalışmamalarına yol açmıştır.
Takım lideri, objenin detaylıca incelenebilmesi için gizli bir üsse taşınmasını önermiş ve bu yapılmıştır. Daha sonra, çarpışmanın yaşandığı arazi kumlarla ve taş molozlarıyla, doldurularak olaya dair kanıtlar yok edildi.
Aracın Cinsi : Bilinmiyor, Dünya dışı kaynaklı olması kesin..
Orijin : Bilinmiyor- Dünya dışı ...
Tanımlanabilir İşaretler: Yok- Aracın yanlarına anlaşılamayan işaretler çizilmiş
Boyutlar : Yaklaşık 20 yarda
Uzunluk : Yaklaşık 9.5 yarda
Ağırlık : tahmini 50 Ton
Yapı Maddesi: Bilinmiyor- Aracın dışı son derece parlak, Düz gümüş renkli, Dış yüzünde hiçbir bağlantı yeri görünmüyor
İtici Güç Kaynağı: Bilinmiyor-Laboratuar sonuçları bekleniyor
Notlar: Araçta hidrolik tipte iniş takımlarının bulunması kazaya elektronik arızaların neden olduğunu düşündürmektedir. Kazaya cismin lazerle vurulması neden olmuş olabilir. Araç hidrolik basınç ekipmanlarıyla açılmış ve içinde iki insanımsı varlık bulunmuştur.
İnsanımsı Varlıkların Tıbbi Raporları
Orijin : Bilinmiyor- Dünya dışı ..
Uzunluk : 1.20-1.35 cm.
Ten Rengi : Grimsi mavi ten, yumuşak ve oldukça esnek
Saç : Vücut tamamen kılsız
Baş : Normal insanınkinden büyük. Kafatası yüksek, başın etrafı koyu mavi işaretlerle kaplanmış
Yüz : Yanak kemikleri çıkık
Göz : Geniş ve yana doğru çekik, göz kapağı yok
Burun : 2 burun deliği var
Ağız : Dudaksız, küçük bir yarık biçiminde ağız yapısı.
Çene : İnsanlarınkine oranla küçük
Boyun : İnsanlarınkine oranla oldukça ince.
Kulaklar : Yok.
Vücut/ Kollar : Uzun ve ince, dizlere kadar uzanıyor.
Eller : Perdeli, pençe biçiminde 3 parmaktan oluşuyor.
Gövde : Göğüs ve karın çizgilerle kaplı
Kalça : Küçük, dar
Bacaklar : Kısa ve ince
Cinsiyet : Cinsel organ bulunmuyor.
Ayaklar : 3 parmaklı, tırnaksız.
Not: İnsanımsı varlıklardan her hangi bir kan ya da doku örneği alınamadı. Kendilerine çeşitli yiyecekler sunulduğunda yemeyi reddettiler. İletişim şekillerinin telepatik olduğu sanılıyor. Varlıklar, Hava Kuvvetleri Üssünün 6. Katında tutuluyorlar.
Kaza sonrasında ele geçirilen iki varlığın daha ayrıntılı bir inceleme yapılmak üzere 23 Haziran 1989’da Wright-Peterson Üssü’ne gönderilmesi istendi.
Türkiye ,Kayseri
Zeren Sk, 38050 Kayseri, Türkiye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)